Niyazi Ahmet Banoğlu ölümün 21. yılında panelle anıldı -2-

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC) düzenlediği  “İz Bırakanlar” toplantılarının ikincisinde 1992 yılında hayatını kaybeden TGC üyesi gazeteci, tarihçi ve yazar Niyazi Ahmet Banoğlu, yad edildi
 
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin düzenlediği “İz Bırakanlar” toplantıları devam ediyor.TGC üyelerinden gazeteci, tarihçi ve yazar Niyazi Ahmet Banoğlu, vefatının 21. yılında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin düzenlediği “İz Bırakanlar” programının ikincisinde 4 Ekim 2013 Cuma günü anıldı. TGC Basın Müzesi’nde düzenlenen toplantıya, TGC Başkanı Turgay Olcayto, TGC Önceki Başkanı Orhan Erinç, TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş, TGC Genel Saymanı Gülseren Ergezer Güver, TGC Genel Sekreter Yardımcısı Ahmet Özdemir, TGC Onur Kurulu Başkanı Ergin Konuksever, Gazeteciler Sosyal Dayanışma Vakfı Başkanı Selami Turgut Genç,  TGC Gazeteciler Sosyal Dayanışma Vakfı Sekreteri  ve İstanbul Gazeteciler Derneği Başkanı Engin Köklüçınar, Niyazi Ahmet Banoğlu’nun kızı-TGC üyesi Deniz Banoğlu, TGC üyelerinden Turgut Fethi Erden’in de aralarında bulunduğu çok sayıda davetli katıldı.
 
TOPLANTILAR DEVAM EDECEK
Panelin sunuculuğunu TGC Genel Sekreter Sibel Güneş üstlendi. Toplantının açılış konuşmasını yapan TGC Başkanı Turgay Olcayto, Niyazi Ahmet Banoğlu’nun hem çok iyi yazar hem de çok iyi tarihçi olduğu kadar gazetecilik yönü çok sağlam bir ustaları olduğunu söyledi. Banoğlu’nun özellikle Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk hayranı olduğuna dikkat çeken Başkan Olcayto, Banoğlu’nun Atatürk’ü anlatan çok sayıda eser kaleme aldığını belirtti. “İz Bıranlar” başlıklı ustaların anıldığı panellerin devam edeceğini aktaran Başkan Olcayto, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ustalarımızın hayat öykülerini anlattığımız İz Bırakanlar toplantısı serisini sürdürmeye devam edeceğiz.  TGC Onur Kurulu Başkanı karikatürist Semih Balcıoğlu’nu da ölüm yıl dönümü 27 Ekim’de anmış olacağız. 2013 yılında 100. doğum yılını kutlayan Doğan Nadi’yi de düzenleyeceğimiz panelle anacağız.” Başkan Olcayto, toplantıların tarihleri hakkında bilgi verileceğini belirtti.
 
ÖZDEMİR: TARİHİ OLAYLARIN TANIĞIYDI
TGC Genel Sekreter Yardımcısı Ahmet Özdemir’in moderatörlüğünü üstlendiği toplantıya konuşmacı olarak Niyazi Ahmet Banoğlu’nun kızı-TGC üyesi Deniz Banoğlu, TGC Önceki Başkanı-Cumhuriyet Gazetesi yazarı Orhan Erinç ve TGC üyelerinden Turgut Fethi Erden katıldı. TGC Genel Sekreter Yardımcısı Özdemir, konuşmasına geçmeden önce Banoğlu’nun hayatını anlatan hazırladığı sinevizyon gösterisini sundu. Özdemir, ardından Banoğlu’nun eserleri hakkında bilgi verdi. Özdemir, şunları söyledi: “Latif Hanımla ilk görüşen gazeteci Niyazi Ahmet Banoğlu oldu. 27’si Mustafa Kemal Atatürk’le ilgili olmak üzere 100’ün üzerinde eseri kültür hayatımıza bıraktı. Tarihi araştırmalarıyla ünlendi. Aynı zamanda çok ilginç tarihi olayların da tanıklığıydı. Bunlardan birisi Hatay olayları sırasında Atatürk’ün yazdığı başyazılara Asım Us imzası atılmasına tanık oldu. Cumhuriyet ve Osmanlı tarihi konusunda unutulmayacak eserler verdi. 1992 yılında aramızdan ayrıldı.”
 
ERİNÇ: ATATÜRK’ÜN GÜVENİNİ KAZANAN GAZETECİLER ARASINDAYDI
TGC Önceki Başkanı Orhan Erinç, Niyazi Ahmet Banoğlu’nun adını 1950’lerin ortalarında, ortaokul öğrencisi iken okuduğunu, o dönem çıkardığı Tarih Dünyası isimli derginin önemine değindi. Derginin bazı sayılarının halen kütüphanesinde bulunduğunu aktaran Erinç, “Niyazi Ahmet Banoğlu’nu 1960 yılında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’ne üye olduğunda tanıdım. Kendisini sohbetinden de yararlanılan, espiri yapma konusunda da başarılı olan bir ustamız olarak gördüm” dedi. Erinç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Niyazi Ahmet Banoğlu, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, hayranı olarak karşımıza çıkıyor. Çünkü tarih çalışmalarının büyük  bölümü Atatürk’le ilgili. Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’na başlamasından Cumhuriyet’in kuruluşuna, devrimlerine kadar çabalarını, başarılarını hem hayranlıkla izliyor hem de savunuyor ve halkı bilgilendirmek için emek harcıyor. Niyazi Ahmet Bey’in özellikle Mustafa Kemal Atatürk döneminde çok önemli gazetenin yazı işler müdürlüğünü yapmış olması, Atatürk’ün de güvenini kazanan gazeteciler arasında yer almasını ben hep övgüyle karşılamışımdır.”
 
SANA GÖREV İSİMLERİ YARATMA GELENEĞİ YOKTU
Erinç, şunları söyledi: “Ben gerçekten Niyazi Ahmet Beyi hayatımda çok önemsedim. Çünkü hepimiz, gazetede o dönemdeki yazı işleri müdürlerinin ve istihbarat şeflerinin değerini bilerek bugünlere geldik. O dönemde kıdemlenen ya da ünlenen gazetecileri tatmin etmek için bir takım sanal görev isimleri yaratma geleneği yoktu. Gerçekten gazetelerde bir yazı işleri müdürü, ondan sonra sekreter dediğimiz ya da yazı müdürü diye anılan bugün editör denilen görevliler vardı. İstihbarat şefleri vardı, muhabirler vardı. O açıdan; o dönemin, bizden önceki dönemin yazı işleri müdürleri, istihbarat şefleri gerçekten çok başarılı, bizim gibi gençlerin de örnek aldığı insanlardı”
 
ERDEN: DUYGULU BİR MEMLEKET SEVENDİ
TGC üyelerinden Turgut Fethi Erden, TGC’ye bu toplantıyı düzenlediği için teşekkür ederek sözlerine başladı. Erden, şunları söyledi: “Biliyorsunuz ressamlar malzeme kullanırlar. Bu malzemeler içerisinde kara kalem, yağlı boya, sulu boya vardır. Porteyi çizerler ama porteyi çizdikleri insanın, karakterlerini, düşüncelerini asla o porteye yansıtamazlar. Peki ne yansıtır o porteye? Sözcükler yansıtır… Sözcükleri, çok daha portelerden değerli verileri ortaya koyar…Sözcüklerle Niyazi Ahmet’i anlatmak lazımdır.. Niyazi Ahmet Beyin bendeki izlenimi çok son derece duygulu bir memleket sevendi. Vatan, millet ve Atatürk’ü çok severdi. İnsan münasebetlerinde de çok sıcaktı..”  Erden, gazetecilikle ilgili olarak da şunları söyledi: “Gazetecilik çok zor, ömür törpüleyen bir meslektir. Mesleğimiz dördüncü kuvvet olarak öğretiliyor. Ama dördüncü kuvvetin hakkını vermeyen memleketler, demokraside asla devamlılık sağlayamazlar”
 
BANOĞLU: EVDE ARI BESLERDİ
Niyazi Ahmet Banoğlu’nun kızı-TGC üyesi Deniz Banoğlu, babası ile ilgili anılarını paylaştı. Basını insani yönü ve mesleki yönü olmak üzere iki yönde aktaran Banoğlu, babası ile ilgili bilinmeyen yönleri de dile getirdi. Banoğlu, “Babam hayvanları da severdi. Bebek’te yaşarken bir bahçemiz vardı. Evvela orda tavuk, sonra kablumbağa en son da arı besledi. Bir de kuş beslerdi. Yıllar sonra bir dostumuzun evine gittiğimizde bir de baktım bir arı kitabı vardı. İçinde babam evinde arı besleyen diye babamın adı geçmiş… Sultanahmet’deki evimizde de köpek beslerdi… Bunun dışında bir de av merakı vardı… Av merakı gazeteciliğe ve yazıya da geçti;  yıllarca Av ve turizm dergisi çıkardı….” dedi. Banoğlu, “Babam sohbet adamıydı. Ne o dönemin ne de bu dönemin insanıydı. Hele bu dönemin insanı hiç değildi… Gazeteciliği, araştırmacılığı, tarihçiliği, mecmua çıkarmayı, para için yapmadı. Kazandığını, maddiyata önem vermeyen bir insan olduğu için oraya buraya savurdu. Emekliliği de olmadı.. Bağkur’a da girdi ama takip etmedi…”